Lider
“Liderler ne zaman değişir ya da değişmez?” başlıklı geçmiş yazımda yazdıklarımın bir anlamda tekrarı olmakla beraber, bazı saptamaların yeniden hatırlanmasında yarar görmekteyim.
“Liderler ne zaman değişir ya da değişmez?” başlıklı geçmiş yazımda yazdıklarımın bir anlamda tekrarı olmakla beraber, bazı saptamaların yeniden hatırlanmasında yarar görmekteyim.
Enflasyon yapışkan ve yaklaşık 30 yıl ekonomik yaşamınızın bir parçası haline gelirse, bu olgudan kurtulmak elbette kolay değildir. Enflasyonla mücadele etmek için izlenecek iki temel yöntem vardır: Biri uzun vadede üretim arzını yükseltmek, diğeri ise kısa vadede talebi kısmak. Her iki yöntemle de ekonomi balanslanır. Ancak, rasyonel olan uzun vadede büyük ölçekte dengeleri sağlamaktır. Kaldı ki, Türkiye’ in kişi başına 3080 USD olan GSMH’nin gelecek on yıl içerisinde 6000 USD’ye ve 2000 milyar USD olan ticaret hacminin de 600 milyar USD’ye çıkarılması öngörülmektedir.
Yerel pazar anlayışı kalmadı, ticari sınırlar kalktı, tüketiciler globalleşti, ulus devlet kavramı sorgulanıyor, biz ise gümrük birliği anlaşmasını nasıl deler de yerli sanayimizi korumak adına belirli sektörlere ne imtiyazlar sağlayabiliriz ? ’in müzakerelerini yapıyoruz.
Bu başlık altında anlatılması gerekenleri bir köşe yazısında yazabilmek olanaksız. Ancak, alt başlıklarla hatırlatmalar yapabilirsem, okuyucularımın yazamadıklarımı tamamlayacaklarına eminim.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yılları dünyada imparatorluk döneminin kapandığı ve ulus devlet anlayışının yükseldiği bir döneme denk gelmektedir. Ekonomik tercihlerde millileşme ve içe kapanık davranışlar ön plana çıkmaktadır. Genç Türkiye Cumhuriyeti de tek parti yönetiminde iktisadi kalkınma hareketine devlet eliyle başlamıştır. Aynı dönemde, 1929 iktisadi buhran sonrası ortaya çıkan Keynesci akımlar da devletin ekonomideki rolüne güç kazandırmaktadır.
Devamı...Fikir ve Sanat Eserleri Yasası, Sinema, Video ve Müzik Eserleri Yasası ve söz konusu yasalara göre yapılan düzenlemeler ile Türkiye gelişmiş ülkelerdeki anlayışa paralel bir yola girmiştir. AB üyelik adaylığı bu konudaki gelişmeleri hızlandıracaktır. Özellikle, Fikir ve sanat eserleriyle ilgili yasalar gelişmişlik açısından ülkeleri sınıflandıran kriterlerdir. Türkiye’nin aldığı mesafeyi küçümsememekle beraber, ilgili kesimlerin yeterli düzeyde bilinçlendiğini söylemek zordur.