Eser Hakları

Fikir ve Sanat Eserleri Yasası, Sinema, Video ve Müzik Eserleri Yasası ve söz konusu yasalara göre yapılan düzenlemeler ile Türkiye gelişmiş ülkelerdeki anlayışa paralel bir yola girmiştir. AB üyelik adaylığı bu konudaki gelişmeleri hızlandıracaktır. Özellikle, Fikir ve sanat eserleriyle ilgili yasalar gelişmişlik açısından ülkeleri sınıflandıran kriterlerdir. Türkiye’nin aldığı mesafeyi küçümsememekle beraber, ilgili kesimlerin yeterli düzeyde bilinçlendiğini söylemek zordur.

Özel bir nedenle Aralık Ayı Yönetim Kurulu toplantısına davetli olduğum Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM)’ın, eser sahipleri adına yaptıkları çalışmalara, aldıkları mesafeye ve ileriye dönük planlarına sevinerek şahit oldum. Eser haklarıyla ilgili toplum bilincinin gelişmesindeki katkılarından dolayı da bir vatandaş olarak kendilerine teşekkür etmemiz gerektiğini anladım.

Ne yazık ki musiki dalında elde edilen başarının, aynı düzeyde görsel ve yazılı eserlerde de sağlanabildiğini, eser sahiplerinin haklarının MESAM gibi kurumsallaşmış bir organizasyonla takip edildiğini söyleyemeyiz. Haksız fiile uğrayan kurum ve/veya bireyler, yasaların güvencesinde haklarını münferit olarak aramaktadırlar. Örneğin, bir fotoğraf ya da film medyada izinsiz olarak kullanıldığında ve/veya bir tüccar tarafından izinsiz olarak çoğaltıldığında, durumu farkeden hak sahibi doğrudan mahkemeye başvurmaktadır. Her seferinde hak sahibi lehine sonuçlanan yargı kararları taraflar arasında gizli kalmakta, potansiyel vakalara emsal olamamaktadır. Telif konularında kendini yetiştirmiş hukukçuların azlığı da haksız fiili yapanın önceden uyarılması olasılığını zayıflatmaktadır.

Örneğin, her fotoğraf tek, benzersiz ve tekrarı olmayan bir görsel eserdir. Bu eserin mülkiyeti sadece fotoğrafçıya aittir. Fotoğrafçı da modelli veya modelsiz bir görseli tespit ederken özgür değildir. Tespit ettiği görselin modelinden ve/veya modelsiz cisimlerin (varsa) mülkiyetini elinde tutanlardan, kullanım amacına yönelik bedelli ya da bedelsiz izin almak zorundadır. Sonuçta, her fotoğraf üçüncü şahıslar tarafından mülkiyet hakkını elinde tutan fotoğrafçısına ya da temsilcisine ulaşılmadan kullanılamaz. Herhangi bir fotoğrafı yer aldığı magazin veya başka bir basılı medyadan alarak reklam ya da haber amaçlı olarak kullanmak, yine internette veya CD’de yer alan bir fotoğrafı izinsiz olarak çoğaltmak ve bu yolla ticaretini yapmak veya doğrudan kullanmak, telif yasalarına göre temel suçtur. Hareketsiz görseller olarak adlandırılan fotoğraflar için verilen bu örnek, hareketli görüntüler ve elbette haberler, makaleler için de geçerlidir. Kısaca, hiç kimse yasal koşullarda ilk üreticisi olmadığı bir haberi, fotoğrafı ve filmi hak sahibine ya da temsilcisine ulaşmadan, teknolojinin verdiği olanaklardan yararlanarak izinsiz olarak kullanamaz, çoğaltamaz ve ticaretini yapamaz.

Telif yasaları ile tanışmadığı dönemlerde, bir çok kuruluş teknolojinin yardımıyla yasal olmayan arşivler oluşturmuşlardır. Bu arşivlerini kullanarak telif yasalarına aykırı davranmaktadırlar. Özellikle, büyük ve önder medya kuruluşlarının bu konuda örnek davranışlar sergilemeleri ve sözleşmeleri olmayan tüm görselleri arşivlerinden çıkarmaları ya da sözleşmelerini yapmadan kullanmamaları gerekmektedir. Temel ilkeleri arasında yer alan “eser hakları”na saygının gelişmesi için de eski davranışlarını kolay terkedemeyen personellerini eğitmeleri gerekir. Benzemeye çalıştığımız gelişmiş ülkelerde, özellikle medya kuruluşlarının arşiv yönetmenleri, bu nedenle daha çok hakların kontrolü “rights control” konusunda eğitimli ve deneyimli kişilerden seçilmektedirler.