Uzun yıllar devlet tarafından uluslararası rekabetten korunarak adeta serada yetişen yerel şirketlerin hemen tamamı aile şirketleridir. Bu şirketlerin çoğu yanlışlarının bedellerini tüketicilere ödettikleri için geçmişten yararlı dersler çıkarabilme fırsatını da bulamamışlardır. Sınırların giderek ticarete açılması, söz konusu şirketlere uluslararası rekabet korkusunu salmıştır. Karizmatik yapıları ile geldikleri bugünlerden, yarınlara aynı yöntemlerle gidemeyecekleri endişesi yaygınlaşmıştır. Bu olgu sonucunda piyasalar kurumsallaşma projelerinden, marka yaratma çabalarından geçilmez olmuştur.
Siyasal ve ekonomik yaşam masaya yatırıldığında insanların özgürlük adına peşinde oldukları her şeyin önlerine konanlar olduğunu anlamak zor olmayacaktır. Bir insanın özgürlük sınırını bir başkası kısıtlıyor başka bir deyişle, insanlar diğer insanların önlerine bir şeyler koyarken, kendi önlerinde bulduklarıyla da yetiniyorlar. Bu alışveriş her boyutta yaşanıyor ve bileşkelerinden ülkelerin yaşam standartları, bir anlamda yaşam kaliteleri ortaya çıkıyor. Yaşam kaliteleri arasındaki farklar da gelişmişlik düzeylerini tanımlıyor.
Tüketiciyi Koruma Derneklerine, tüketicilerin korunmasına ilişkin neler yapılıyor? Sorusu yöneltildiğinde, genellikle pazara sunulan hizmet ve ürünlerin vaat ettikleriyle sınırlı bir görev tanımı yapılmaktadır.
Kısaca, bir ürün ya da hizmetin bedeli karşılığında sağlayacağı varsayılan fayda ile elde edilen arasında tüketici aleyhine bir fark varsa, başvuru halinde zarara uğrayan tüketicinin hakkının aranmasına yardımcı olunmaktadır. Son derece değerli olan bu görev bence, ekonominin en güçlü aktörü olan tüketicinin haklarını temsil etmeye aday bir kurum için yeterli olmamalıdır.
8 Ekim 1999’da yazdığım yazıda, yönetim danışmanlığı ile ilgili gözlemlediğim bazı olguları siz okurlarımla paylaşmıştım. Yönetim danışmanlığı hakkında çeşitli yazarlarca özü aynı olmakla beraber farklı tanımlar yapılmıştır. Geniş anlamda bir tanım yapmaya çalışırsak, yönetim danışmanlığı, kurumların doğru kararlar almalarına ve uygulamalarına yardımcı olacak organizasyonlara sürekli sahip olabilmeleri için yol gösteren bir hizmet dalıdır.
Kapalı ekonomilerde fason ihracat yapan firmalar sadece ihracatçı değiller ise iç pazara da kendi markaları ile satış yaparlar. Fason çalıştıkları global marka sahipleri tarafından eğitilirler ve elde ettikleri üretim kültürü genellikle iç pazarda da yararlandıkları kazanımlar olur. Tüketici odaklı bakıldığında, kendi pazarlarında doğrudan yerel tüketicilere, uluslararası pazarlarda ise dolaylı olarak global tüketicilere servis verirler.