Pozitif düşünce üretmek için gereken unsurları gözden geçirdiğinizde, çok fazla değişkenin bir araya gelmesi zorunluluğu ortaya çıkar. İlk bakışta üretilemez diye ümitsizliğe kapılırsınız. Daha sonra serinkanlı değerlendirdiğinizde, zor da olsa olabilirliğine inanırsınız.
On beş günde bir cuma günleri bu sütunda yazdıklarımı gözden geçirirken, yoğunlukla pazarlama konusunu ele aldığım bir yazımın olmadığını fark ettim. Bir pazarlama hocası olarak da mesleğime ihanet ettiğimi düşündüm ve bu yazımı bu nedenle “pazarlama” ya ayırdım. Elbette bir pazarlama kitabında bulabileceklerinizden değil, felsefesinden bahsetmek istedim.
Geçtiğimiz hafta hükümet 4 bin 281 off-shore hesap sahibine, kişi başına 20 Milyar TL olmak üzere toplam yaklaşık 140 Milyon dolar ödeme yapılacağını ilan etti. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunda bu miktarda bir kaynak olmadığı için, Bankalar Kanununa göre bankalar gelecek ödemelerine mahsuben fona avans verecekler. Kısacası, devlet kendisine hiçbir getirisi olmayan, her türlü vergi ve kesintiden muaf kıyı bankalarına yatırılan bu paraları hesap sahiplerine ödeyecektir.
Bir İstanbullu olarak, Orlando’da altı aydır yıkanmamış olmasına karşın pırıl pırıl ve sıradan bir yerli araba fiyatına alınabilen 2000 model Chrysler Van’la dolaşırken, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının 23 Nisanı Disney gibi kutlayacağız demecini okuyan bir Türk vatandaşı olarak, Disney World’ün neresini kıyaslayacağımı bulamadığım etkinliklerine katılırken, olası bir depremde ne olacağı şüpheli, pencerelerinden gökyüzü gözükmeyen, ev sahibimin 150.000 USD istediği dairede oturan bir kiracı olarak, Orlanda Sentinel Gazetesinin hafta sonu ekinde aynı fiyata kira öder gibi sahip olunabilen havuzlu ve garajlı villaların ilanlarını okurken, on gün boyunca kızımın ısrarlı arayışıyla 25 santimetrekare tek bir çukur bulabildiği yollarında, yemyeşil parklarında, masmavi gökyüzünü her yerinden alabildiğince görebildiğim caddelerinde gezerken ve en acısı da bütün bunları bir bataklığın üzerinde yaratan insanların bizler gibi iki bacağı, iki kolu, bir kalbi, bir beyni gibi aynı özelliklere sahip olduğunu düşündüğümde içim sızladı içim.
Dış ticaret anlayışı ile birlikte pazar tanımları da değişti. Ülkelerin tamamı eşanlı olarak değişime ayak uyduramasa da etkilendi. Değişimi ve globalleşmeyi gelişmiş ülkeler manüple etti. Ulaşım ve iletişim araçlarındaki teknolojik gelişmeler de buna yardımcı oldu. Tüketiciler ülke ayırımı olmaksızın kontrol dışında globalleştiler. Her kesim sınırları dışındaki hizmet seviyelerinden doğrudan veya dolaylı haberdar oldu. Elde etme isteğini geliştirdi, mevcut engelleri eskisinden daha yoğun ve bilinçli sorgulamaya başladı.