Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, sıranın reel sektöre geldiğini belirtmiş. Reel sektör, sorunları ve fırsatları buzdolabında bekletilebilen bir ekonomik alan değil ki, sırasını bekleyebilsin. Umarım bu beyan, mali sektör üzerinden reel sektörü güdümlemeye alışmış, piyasalara uzak, işletmeci yanı eksik iktisatçıların yapageldikleri bildik hataların tekrarlandığının göstergesi değildir.
Ekonomi sosyal bilim dalıdır. Pozitif bilim dalları gibi kesin sonuçlar üretemez. Bu nedenle, ekonomide çözümler olasılıklar ve varsayımlar üzerine inşa edilir. Makro beklentiler, mikroda birey ve kurumların alacakları pozisyonlara göre gerçekleşir ya da gerçekleşmezler. Söz konusu davranışlar bir ölçüde manüple edilebilirler. Devletin etkin olduğu kumanda ekonomilerinde bu olgu piyasa ekonomilerine göre daha fazladır. Ancak, ekonomik akıl içermeyen dayatmalar, hangi ortam olursa olsun, er ya da geç ret edilirler. Kısacası, mikro analizi zayıf olan makro planların, ne yaparsan yap gerçekleşme şansı yoktur.
Ekonomik akıl, attığı her adımın ekonomik sonuçlarını değerlendirebilme yeteneği ve verimsiz davranışların refaha katkısı olmaz bilincidir. Bu yeteneğe ve bilince sahip ülkelerin ekonomik aklı vardır, olmayanların da yoktur. Örneğin, Türkiye'nin böyle bir yeteneği ve bilinci olmadığına göre ekonomik aklı yoktur.
Ekonomik aklı olan ülkelerde yardımlar, mevcut durumu verimli sonuçlara çevirmek için yapılır. Desteklemeler araçtır, verimli sonuçlar amaçtır. Ekonomik aklı olmayan ülkelerde ise yardımlar verimlilik gözetilmeden yapılır. Bu durumda desteklemeler araç değil, amaçtır.
Türkiye için en zor günler yeni başladı. Kolay olanı, IMF'nin programı onaylamayıp parayı vermemesiydi. Bu takdirde, Türkiye'yi yönete gelenler dünyaya meydan okuyup "Türk'e Türk'ten başka dost yoktur" söylemleri eşliğinde kendinden menkul yöntemleriyle bildiklerini okumaya devam edeceklerdi. Oysa, IMF programı onayladı ve paranın musluğunu açtı. Şimdi ne olacak?
Türkiye'nin sahip olduğu işletme kültürü insan kaynakları konusunu ele alış biçimini de etkilemiştir. Ekonominin en önemli aktörü olan insana, işletme içerisinde verilen misyon, tüketici olarak dışarıda verilen misyondan farklı olmamıştır. Ülkemizde, her iki konumda da insan özgür değildir.