İyi ve kötüler birbirlerinden herkes için aynı kabulde ayrılabilseydiler, iyiler kötüleri yok eder, kötülükler biterdi. Ne var ki, iyi ve kötüler, tıpkı doğru ve yanlışlar gibi ayrı ayrı değiller. Aynı olgu hem kötüyü, hem iyiyi, hem doğruyu, hem yanlışı temsil ediyor. Birilerinin doğruları diğerleri için yanlış, birilerinin iyileri diğerleri için kötüdür. Dünya, zaman içerisinde doğru ve yanlışların, iyi ve kötülerin değiştiği anlayışların, diğerlerine egemen olmaya çalıştığı çıkar ilişkileri yumağıdır. Savaşlar da, kendilerini iyi kabul edenlerin, çıkarlarına engel olduğuna inandığı karşı tarafı bertaraf etmek için başvurduğu son çaredir.
Bir ülkenin parası nasıl değerlenir sorusunun cevabı, o ülkede üretilen mal ve hizmetlerin diğer ülke vatandaşları tarafından aranıp, aranmadığında gizlidir. Kısacası, paranızın değeri, dünya ile ne kadar ticaret yaptığınıza bağlı olarak değişir. Türkiye ise dünya ile ticareti kısıtlı, nüfusuna oranla ekonomik hacmi küçük bir ülkedir.
Sabahları işime gelirken genellikle Açık Radyo'nun açık gazete programını, konuşmacıların kendi aralarında ne söylediklerini duymak için sarf ettiğim gayretten yorulana kadar dinliyorum. Bunlardan birinde, Çin hükümetinin almak istediği, üretimi yarım bırakılmış uçak gemisinin boğazdan geçişi konu edildi. Gerçekleşirse, yaklaşık 2 milyon Çinli bu geçişi seyretmek için gelecekmiş. Her biri 1000 USD harcasa, 2 Milyar USD’ döviz beklenmeyen turizm geliri olarak, bir haftada Türkiye’ ye girecekmiş.
Ülkelerin yaşadıkları krizlerin faturaları vatandaşlara çıkar. Hiç kimse başka bir adres aramasın. Bugün yaşanan krizin de, yaşanacak olanların da faturası halka çıkacaktır. O zaman, vatandaşın krizler sonrası yapılanları ve yapılmayanları, her zamankinden daha titizlikle takip etmesi gerekir. Amaç, krizin etkilerini ortadan kaldırmak yanında yeni krizlere aday olmamaktır.
Daha önceki iki yazımda ekonomik akıl ve ekonomik çözüm konularını ele almıştım. Ekonomik güven de bu üçgenin diğer önemli değişkenidir.
Ekonomik güven, piyasaların ekonomik olmayan koşulları üretme olasılığına göre düşer ya da yükselir. Her ekonomik ortamın bir güvensizlik payı vardır. Güven göreceli oluşan bir öngörüdür. Hangi ortam bu güveni daha fazla veriyorsa, o ortamda risk payı ve buna bağlı olarak faizler düşüktür.