Türkiye’ de vergilendirme anlayışı ve sistemi kökten değişmek zorundadır. Uygulanan vergiler, zamanla bütün içerisinde birbirleriyle olan uyumlarını dahi yitirmişlerdir. Vergiler kazanca dost olacağına giderek düşman olmuş ve kazancın oluşumunu engelleyen, kağıt üzerinde mevcut ancak, gelire dönüşemeyen unsurlar haline gelmiştir. Devlet, vergi açığını, dolaylı vergilerle alışveriş süreçlerinde kapatmaya yönelmiştir. Bu davranış da, akaryakıt, enerji ve diğer zorunlu girdilerin maliyetlerini yükseltmiş ve sanayicilerin rekabet olanaklarını zorlamaya başlamıştır.
İnternet günümüzün vazgeçilmez bilgi otoyoludur. Bugünden sonra, ne bireyler, ne de resmi ya da özel kurumlar, internetten yararlanmadan varlıklarını ve rekabet etme şanslarını sürdüremezler. İnternet, sayısız getirileriyle ve elbette taşıdığı risklerle yaşamımızın bir parçası olmuştur. Akıl almaz süratte ve etkinlikte gelişen internetin, bazı istenmeyen sonuçları da beraberinde getirdiği doğrudur. Gelişmiş ülkeler dahil hemen her ülke sorunları yaşadıkça öğrenmekte ve reaktif olarak önlem üretmektedirler. Ancak, temel mutabakat; internet kullanımını özendirmek ve her alanda yaygınlaşmasını sağlamaktır. Eşanlı olarak da getireceği sorunları aynı teknolojik bazda çözmeye çalışmak ve internete özel hukuk altyapısını oluşturmaktır.
Uzun yıllar birçok ülke, istihdam hedeflerine ulaşırken, "enflasyon mu, büyüme mi?" ikileminde sıkışıp kalmıştır. Ne var ki, özellikle son yıllarda ABD ve İngiltere başta olmak üzere gelişmiş ekonomiler, enflasyona neden olmadan büyümeyi sağladılar ve eşanlı olarak işsizlik oranlarını düşürdüler. Başka bir deyişle, verimsiz bir büyüme modelinden, verimli bir büyüme modeline geçtiler. Yeni modelin yarattığı istihdamla, çalışan kesimin kazançlarıyla elde ettikleri yaşam standartları da yükseltilmiş oldu.
19 Mart Salı günü TCMB ile gazetemiz DÜNYA'nın düzenlediği ve TCMB Başkanı Süreyya Serdengeçti'nin konuşmacı olarak katıldığı toplantıda, Sayın başkan açıkça ifade etti "İhracatı desteklemek Merkez Bankası'nın işi değil"dir. Kısaca, enflasyon oranında devalüasyon beklediklerini söyleyecek kadar ileri gidenlere, geçmişte olduğu gibi kurla ihracat desteklemek gibi bir yanlışa düşmeyeceklerini belirtti. Gazetemizin, Sayın başkanın ağzından verdiği o günkü manşetinin de bu söylenenler ışığında "kura müdahale edebiliriz" değil "kura müdahale etmeyeceğiz" olması gerekirdi. Çünkü, Sayın başkan, fiyat istikrarı sağlama ödevi çerçevesinde kura müdahale etmelerinin sınırlarını, yanlış anlamaya meydan vermeyecek şekilde açıklamıştı. Umarım, TCMB söylediklerinin arkasında sağlam duracaktır.
Türkiye’nin yeni kuşak girişimcileri, eski kuşaklara göre farklı davranışlar sergilemek, aldıkları kültür mirasını yeniden yapılandırmak ve yeni bir kimlik yaratmak zorundalar.
Eski kuşak girişimcilerin icazet dönemi bitmiştir. Devlet kapısında nöbetleşe siyasi ortak aramak, devlet büyüklerine şirin gözükerek ekonomik çıkar sağlamak, kamu bankalarından teminatı kendinden menkul krediler almak, zora düşünce devlet kapısında zarar etmeden batmanın yollarını aramak, batmış şirketleriyle batmamış gibi yaşamak, parasını devletin ödediği teşviklerle fabrikalar kurmak dönemi son çırpınmalarıyla mefta olmak üzeredir.