Tanıtım Projeleriyle Marka Yaratılmaz

Türkiye’nin tanıtımıyla ilgili projeler havalarda uçarken en çok dikkat çeken, tanıtım ile marka yaratma konularının birbirlerine karıştırılmış olduğudur. Türkiye’nin ihtiyacı ya da sorunu tanıtım ise, tanıtılacak bir markası var demektir. Türkiye’nin ihtiyacı ya da sorunu markasının olmaması ise, tanıtım aşamasına henüz gelinmemiş demektir. Soru; hangisi ?

Bana göre, Türkiye’nin markası yoktur. Başka bir deyişle, tanıtmak isteyeceğimiz, gönlümüzde yatan Türkiye Markasına ülkemiz sahip değildir. Mevcut Türkiye Markası tanıtmak istediğimiz marka değilse, tanıtım projeleri ne için üretiliyor. Cevap; bilgisizlikten.

Devamı...

Çin Ekonomisi

Çin, dışa açılma sonrasında, ekonomisinin büyüklüğü ve yarattığı etki alanının genişliği nedeniyle, ekonomi platformlarının vazgeçilmez konuları arasına girmiştir. Uzun yıllar kapalı rejimi nedeniyle küresel ekonomide önemli bir varlık sergileyemeyen Çin, hemen her dışa yeni açılan ülkenin izlediği yolda strateji geliştirerek dünya pazarlarından pay almaya çalışmaktadır. Bilinen yanlışları tekrarlayan Çin, bana göre bir çok yazarın ileri sürdüğünün aksine, var olan pay dağılımını, marka sahipleri aleyhine tehdit edebilecek bir ülke değildir. Başlıca nedeni, kapalı rejim sürecinde treni kaçırmış ve yarışa yanlış başlamış olmasıdır.

Devamı...

Özelleştirme

Ülkeler neden özelleştirme yaparlar ? Özelleştirme sürecini devam ettiren Türkiye’nin, bu sorunun cevabını verirken kafasının berrak olmadığı ortadadır.

Dünyada tam rekabet (perfect competation) koşullarının uygulandığı bir ülke yoktur. Teknik açıdan uygulanma olasılığı da yoktur. Serbest pazar ekonomisi uygulayan ülkelerin tamamı birbirlerinden az yada çok farklı anlayışlara sahip olan oligopol (imperfect) pazarlardır. Bazı pazarların diğerlerinden daha rekabetçi olmasının nedeni, ülkelerin ekonomik politikalarının ve serbestlik anlayışlarının farklı olmasıdır. Türkiye, 2003 yılı verilerine göre yaklaşık 120 pazar ekonomisi uygulayan ülke sıralamasında, serbestlik kriterleri açısından 62. sıradadır.

Devamı...

Çağın Sömürgeciliği; Fason

Fason; markası olmayanların, marka sahipleri için yaptıkları üretimin adıdır. Kısaca; “değer” üretemeyenlerin “ürün” üretmesidir.

Marka sahipleri, talep coğrafyalarını genişlettiklerinde başlıca iki olguyu fark etmişlerdir. Birincisi; üründen soyut “değer” ürettiklerini, ikincisi; söz konusu “değer”lere olan talebin sınır tanımadığıdır. Her iki olguyu gözeten marka sahipleri, pazarlama stratejilerini; “değer” üretmeyi geliştirerek sürdürmek, “ürün” üretmeyi ise değer üretemeyen ülkelere transfer etmek üzerine kurgulamışlardır. Bu şekilde,  değer üretmeye daha fazla kaynak aktararak arayı açmışlar, son fiyatlandırma avantajıyla elde ettikleri katma değeri yükseltmişler ve ürün üretmenin yüklediği fiziksel yatırım sorunlarından da kurtulmuşlardır.

Devamı...

Ekonomiye Nobel Ödülü Verilmemeli

30 yıl önce liseyi bitirip İşletme eğitimi görmeye karar verdiğimde Matematik Hocam bana çok kızmıştı. Bırak böyle yeni yetme şeyleri doğru dürüst bir mühendislik eğitimi al, makine mühendisi filan ol demişti. Sınıfta matematiği iyi olan öğrencilerinden birinin sosyal bilimler okumak istemesine epey içerlemişti.  Rahmetli hocam sağ olsaydı, sosyal bilimlerde matematiğin ne kadar gerekli ve yararlı olduğunu anlatmak isterdim. Yine aynı hocamız iyi matematik bilgisi insanın ahlakını bozar diye espri yapardı. Rahmetli hocam sağ olsaydı, ne kadar doğru söylediğini kendi gözlemlerdi.

Devamı...