Zihinler Coğrafyası

Bir önceki yazımda, Dünyanın; sınırlarında ulusların bayraklarının dalgalandığı toprak coğrafyası olduğu kadar, aralarında sınırlar bulunmayan zihinler coğrafyası olduğunu yazmıştım. 24 Nisan 2004‘de Kıbrıs’ta yapılan referandumda yaklaşık %65 oranla Annan Planına “evet” diyen KKTC vatandaşları bunu bir defa daha ispatlamışlardır.

Devamı...

Çin Ekonomisi Neden Tehdit Değildir?

Uzun yıllar, dünyayı üzerinde çeşitli bayrakların dalgalandığı toprak parçası zannettik. Coğrafi sınırları olan uluslar tarafından paylaşıldığı yanılgısına düştük. Oysa, dünya; coğrafi sınırları olan topraklar kadar, aralarında sınırlar olmayan zihinlerden meydana gelen bir oluşumdu. Dünyayı bu şekilde algılayanlar zihinlerin peşinde, diğerleri ise toprakların peşinde koştular.

Devamı...

Ekonomi Yönetmek Ne Kolay!

Hemen her ülkede ekonomiyi yönetmek sokağa düşer. Ülkenin ekonomisini kurtarmak için “bir fikrim yok ya da benim işim değil” diyenine rastlayamazsınız. Bunun başlıca nedeni, ekonominin günlük yaşamla doğrudan ilişkili olmasıdır. Her zaman daha iyiyi arayan insanoğlunun ekonomiden hoşnut olanını da bulmak zordur. Nasılsın dediğimizde, sıkça duyduğumuz “çok şükür iyiyim” cevabı, elindekinden de olmak istemeyenlerin tanrıya sığınmasından başka bir şey değildir. Herkesin fikir yürüttüğü ekonomi gerçekten de herkesin irdeleyebileceği kadar sıradan bir olgu mudur? Değildir... Bırakın herkesi, ekonomiyi kavrayabilmiş ekonomist bulmak zordur. Çoğu makro ile mikronun ayırımını yapamaz.

Devamı...

Rekabet ve Rekabet Kurumu

Daha önceleri de köşemde Rekabet Kurumunun fonksiyonuna ve önemine değinen yazılar yazdım. 04/05 Mart’ta Kurumun İstanbul’da düzenlediği “Avrupa Birliğine Tam Üyelik Sürecinde Yatırım Ortamının İyileştirilmesi ve Rekabet Politikası” isimli sempozyumun ilk gün açılış oturumuna katılabildim. Rekabet Kurumunun, kuruluşundan bugüne kadar kendisine tanınan yetkiler sınırında görevini bihakkın yerine getirmek için yoğun çaba gösterdiğine bir kez daha emin oldum. Ancak, devlet tasarruflarına karşı görevsiz olmasının ya da kalmasının da üstlendiği misyona ne denli zarar verdiğini de bir kez daha gözlemledim.

Devamı...