Sayın Denktaş, Kıbrıs’ ta çözüm ve barış isteyen gençleri tarihte yaşananları bilmemekle tenkit etmekte ve sunulan her önerinin altında şeytani bir komplo olasılığının varlığı konusunda uyarmaktadır. Sözlerine de hemen her defasında Erenköy katliamı ile başlamaktadır. Bu davranışlar 1974 öncesini yaşamış olan Sayın Denktaş için doğaldır. Doğal olmayan halen karar vericiler arasında Sayın Denktaş’ın bulunuyor olmasıdır. Savaşı genellikle dedeler ve babalar yaşar, barışı ise o günleri yaşamamış çocuklar yapar.
Önemli iç ve dış opsiyonlar 2003 yılını farklı kılmaktadır. AB, siyasi kriterlerin yerine getirilmesi halinde 2004 Aralık’ ta geciktirilmeden müzakere tarihi vereceğini güvence altına alarak kayıtlara geçmiştir. Bu olgu yeni meclisin önümüzdeki siyasi ve toplumsal hedeflerini belirginleştirmiştir. Hükümetin ve muhalefetin söz konusu süreçte göstereceği dayanışma AB karşıtlarının direnişlerini kıracak eşanlı olarak da iç ve dış ekonomik dinamikleri olumlu yönde harekete geçirecektir. 12.12.2002 Kopenhag zirvesinden çıkan sonuçları, rasyonel düşünme alışkanlığı olan dış piyasalar daha çabuk satın almışlardır. İç piyasalar da hükümetin sonuçları nasıl kabul ettiğine ve yansıttığına bağlı olarak olumlu algılamaya hazırdır.
Dünya, ülkelerin doğrudan üyesi oldukları ve/veya dolaylı olarak etkilendikleri bütünleşmelerin yer aldığı en geniş işbirliği sistemi olarak algılanabilir. Söz konusu bütünleşmelerden her biri, kıt kaynakları lehine kullanarak, eksik rekabet yaratmak arzusuyla üyelerine ayrıcalıklar sağlamaya ve üyesi olmayan ülkeler üzerinde de etkili olmaya çalışan güç birlikleridir.
Dolaşan doğrudan yabancı sermayeden aldığı pay yüz binde bir dahi olmayan Türkiye'nin, bu payı artırmak için gerekli piyasa kültürüne sahip olmadığını düşünmek doğru olmaz. Doğru olan, Türkiye'nin yabancı sermayeyi ülkesinde istemediğidir.
Yabancı sermaye, rasyonel piyasa ortamlarına ülke ayrımı yapmaksızın gelir. Yapılması gereken, piyasa demokrasisini bilinen kurallarıyla tesis etmek ve korumaktır. Başka bir deyişle, piyasalar üstü davranışları engellemek, ekonomiyi siyasetten arındırmaktır.
Bu yapay tanım nereden çıktı? Karl Marx'ın "kapitalizm bir krizden diğerine koşmaktır" sözünü tarih doğruladı ama kapitalizm ortadan kalkmadı. Keynes'in "uzun vadede herkes ölür" sözü devlete ekonomiyi yönetme ödevini yükledi ama sürdürülmesine yetmedi. Ekonomi yönetilemedi, çünkü ekonominin bilimsel yapısı yönetilmesine engeldi. Ancak, ekonomiyi yönetme hevesi, isteği ve belki de gereği hiç yok olmadı.