Yönetim etiketi ile 160 sonuç bulundu Temizle
Çin Ekonomisi
Çin, dışa açılma sonrasında, ekonomisinin büyüklüğü ve yarattığı etki alanının genişliği nedeniyle, ekonomi platformlarının vazgeçilmez konuları arasına girmiştir. Uzun yıllar kapalı rejimi nedeniyle küresel ekonomide önemli bir varlık sergileyemeyen Çin, hemen her dışa yeni açılan ülkenin izlediği yolda strateji geliştirerek dünya pazarlarından pay almaya çalışmaktadır. Bilinen yanlışları tekrarlayan Çin, bana göre bir çok yazarın ileri sürdüğünün aksine, var olan pay dağılımını, marka sahipleri aleyhine tehdit edebilecek bir ülke değildir. Başlıca nedeni, kapalı rejim sürecinde treni kaçırmış ve yarışa yanlış başlamış olmasıdır.
Özelleştirme
Ülkeler neden özelleştirme yaparlar ? Özelleştirme sürecini devam ettiren Türkiye’nin, bu sorunun cevabını verirken kafasının berrak olmadığı ortadadır.
Dünyada tam rekabet (perfect competation) koşullarının uygulandığı bir ülke yoktur. Teknik açıdan uygulanma olasılığı da yoktur. Serbest pazar ekonomisi uygulayan ülkelerin tamamı birbirlerinden az yada çok farklı anlayışlara sahip olan oligopol (imperfect) pazarlardır. Bazı pazarların diğerlerinden daha rekabetçi olmasının nedeni, ülkelerin ekonomik politikalarının ve serbestlik anlayışlarının farklı olmasıdır. Türkiye, 2003 yılı verilerine göre yaklaşık 120 pazar ekonomisi uygulayan ülke sıralamasında, serbestlik kriterleri açısından 62. sıradadır.
Ekonomiye Nobel Ödülü Verilmemeli
30 yıl önce liseyi bitirip İşletme eğitimi görmeye karar verdiğimde Matematik Hocam bana çok kızmıştı. Bırak böyle yeni yetme şeyleri doğru dürüst bir mühendislik eğitimi al, makine mühendisi filan ol demişti. Sınıfta matematiği iyi olan öğrencilerinden birinin sosyal bilimler okumak istemesine epey içerlemişti. Rahmetli hocam sağ olsaydı, sosyal bilimlerde matematiğin ne kadar gerekli ve yararlı olduğunu anlatmak isterdim. Yine aynı hocamız iyi matematik bilgisi insanın ahlakını bozar diye espri yapardı. Rahmetli hocam sağ olsaydı, ne kadar doğru söylediğini kendi gözlemlerdi.
Türkiye Markası ve AB İlişkisi
Marka olmanın kazandıracağı ayrıcalık; farklı ve üstün algılanmaktır. Marka olmaktan pozitif katkı anlaşılır. Markanın yansıttığı kimlik, taşıdığı ürün veya hizmete artı değer katmalıdır. Kötü şöhreti olan, başka bir deyişle, negatif etki yaratan bir markanın, marka olup olmadığı tartışılır. Böyle bir markaya ya yatırım yapılmaz, ya da zihinlerde bıraktığı imajın düzeltilmesi için olağanüstü çaba harcanır.
Para Kazanamayacağın İhracatı Yapma
Türkiye İhracatçılar meclisi Başkanı Sayın Oğuz Satıcı’ nın geçtiğimiz hafta basına verdiği bir beyanatta “bundan sonraki temel kavramlarımızın başında kar gelecek. Keşke biz 40 Milyar dolar ihracat yapıp hiç kazanmayacağımıza, 30 Milyar dolar ihracat yapıp 10 Milyar dolar kazansak, bu borçlarımızı ödememize daha çok yarar sağlar” demiş. Ben yıllardır bunu söylüyorum. TİM Başkanının da bu rasyoneli dile getirmesi gecikmiş ama önemli ve bir o kadar da gerçekçi bir hedeftir. Umarım, ihracatçıların tamamı bu hedefi benimser ve gereğini yerine getirir. Ben gereklerinden biraz bahsetmek isterim;