Doğrular ve Yanlışlar

Doğrular ve yanlışlar, üzerlerinde etiketleri olan ayrı kavanozlarda yer almıyor. Aksine, aynı kavanozda çok sayıda doğru yer alıyor ve yapamayacağınız doğrular yanlışlarınız oluyor.

Başka bir deyişle, seçtiğiniz ama yapamayacağınız (yönetemeyeceğiniz) doğrular hem yanlışınız oluyor, hem de yapabileceklerinize engel oluyor. Voltaire'in "en iyi, iyinin düşmanıdır" sözü karşılık buluyor.

Başlangıç hedefleriniz için doğru seçim yapmış olmanız da yeterli olmuyor. Seçtiğiniz hedeflerin doğruluğu, erişebilme yeteneğiniz ile sürekli sınanıyor.

Her durumda ve ortamda, hedefe nasıl ulaşılacağı daha önemli oluyor. Başarısızlık halinde, doğru zannettiğiniz başlangıçlar, yanlışlarınız oluyor.

Özetle her birey, kurum/şirket ve ülke, her doğruya erişemez. Erişebileceği doğru ile yola çıkmak yetkinlik kapasitesinin (beşeri sermaye)(1) kalitesi ile doğrudan ilişkilidir.

Başka bir deyişle, doğrular kategorik olarak kimsenin tekelinde değildir. Ancak, doğrulara erişim kapasitesi olmayanlar için öykünmelerin tamamı, sonuçsuz kısa yol arayışlarıdır.

Kısa yol arayışları her durumda yersiz çabalardır. Başarı öyküleri, sadece beşeri sermayeye yapılan yatırımların sonucunda tuğla, tuğla döşenerek elde edilir.

Sözde sonuç odaklı davranarak, yanlış doğruların peşindeyken yarattıkları aksilikleri ve öngörülemeyen maliyetleri yönetme kapasiteleri olmadığı için sermayelerini yok eden örnekler, başarı öykülerinden çok daha fazladır.

Bilinmeyen şirket mezarlıkları, uzağı görmeye çalışırken önündeki çukurlara düşen şirketlerle doludur. Hızlı koşucu olmak iyi bir şeydir ama yanlış yöne koşuyorsanız iş değişir. 

Şirketler, gemi gibi bir gecede su alarak batmazlar. Birçok şirket “Hata Marjlarına” bağlı olarak kuruluşlarından ya da radikal değişim kararlarından süreler sonra darboğaza girdiklerinde, başlıca nedenin yanlış başlangıç doğruları olduğunu anlamazlar.

Her radikal değişim inovasyon(2) değildir. Betimlemek gerekirse; değişim ya da yenileştirmeler mevcut olana itirazla başlar. İtiraz özgüven gerektirir. Özgüven eğitimle beslenir. Eğitim ve bilgiden yoksun çabalardan analizi ve matematiği doğru tezler(3) çıkmaz. Özetle her yeni girişim ya da değişim boş hayaller için değil katma değer yaratacak sonuçlar için planlanmalıdır.

İş yaşamında, benzer doğrular için yola çıkmalarına karşın, benzer sonuçları alamayan sayısız örnekte gözden kaçırılan temel neden; varsaydıkları doğruların peşinden yetersiz kapasitelerle koşmuş olmalarıdır.  

Birey, kurum/şirket ve ülkelerin verimli (katma değeri yüksek) ekonomik sonuçlar yaratabilecekleri başarı öyküleri için en kıymetli hazineleri beşeri sermayeleridir.

Bu yazının ana fikri, yapamayacağınız doğrulardan kaçınarak rekabetten düşene kadar yerleşik doğrularınızla ömrünüzü sürdürmeniz değildir. Ana fikir, yapamayacağınız doğruları anlayacak ve yönetebilecek ortak akla ve ekibe sahip olmak için beşeri sermayenize yatırım yapmaktır.

Doğruların seçiminde ve yönetiminde eğitimle beslenen özgüven (bilmediğini bilmek) anahtar rol oynar. Cehalet ise çoğu zaman bilginin yol açtığından daha fazla özgüvene yol açar (Charles Darwin).

Dunning-Kruger etkisi olarak bilinen ilkeye göre yetkinliğin en aza indiği durumlarda aşırı özgüvenle hareket etme olasılığı artar ve çoğu kez olumsuz sonuçlar, yapamayan kişilerin yapamadıklarını bilmemelerinden ileri gelir.

________________________________________________________

(1) https://www.resatsinanoglu.com/beseri-sermaye
(2) https://www.resatsinanoglu.com/inovasyon
(
3) Tezlerin geçerli olması bir yana dikkate alınabilmesi için referanslarla (kaynakça) desteklenen bilimsel teorilere dayandırılmaları, araştırma ve analizlerinin akademik disiplin içerisinde yapılmış olmaları ön şarttır.