Ülkelerin Marka Kaldıracı

Ülkelerin marka kaldıracının oluşturulması ve etkisinin yükseltilmesi gibi, ekonomide hiçbir sonuç temelsiz değildir. Sağlam bir öyküye dayanmayan hiçbir beklenti de erişilebilir değildir.

Dünya ekonomisinde büyüklükleri, kaynakları ya da bölgesel konumlarıyla kendilerine ayrıcalıklı yer bulmaya çalışan, hatta Çin ve Rusya gibi meydan okuyan ülkeler dahil tamamı, ticaretlerini sürdürebilmek için rezerv para biriktirmeye muhtaçtır. Çin, Rusya ve Türkiye gibi ülkeler uluslararası pazarlarda alışveriş yapabilmek için ABD Doları, Euro, İngiliz Sterlini, Japon Yeni, İsviçre Frangı cinsinden döviz rezervlerine sahip olmak zorundadırlar. Bu karışımda aslan payı halen ABD dolarına aittir. IMF tarafından yayınlanan (COFER; Currency of Official Exchange Reserves) raporda 2013/Q3 sonuçlarına göre dünyadaki döviz rezervleri toplamı ABD Doları cinsinden 11 Trilyon 434 milyardır. Söz konusu toplamın %32,7 si gelişmiş ülkelerde, %67,3 ü ise gelişmekte olan ülkelerin kasasındadır.

Kısaca, dünya ekonomisinde hareket edebilmek için gelişmekte olan ülkelerin tamamı sözü edilen para cinslerinden döviz rezervlerini tutmak için çaba gösterirken, sahibi olan ülkeler ise karşılık ayırarak basarlar. Bir ülke parasının, diğer ülkelerin döviz piyasalarında kolayca değiştirilebilmesini ifade eden konvertibilite vasfı da, rezerv para cinsi dışında kalan savunmasız paralar için genellikle sık değişen oranlarda ve sadece döviz büfelerinde işlem görme anlamını taşır. Dünyanın herhangi bir ülkesinde dolaşırken, rezerv para cinsi dışında bir ödeme yaptığınızda sizi taksiden atmayan bir şoför ya da dükkandan kovmayan bir esnaf bulana kadar ekonomik gücünüzden bahsetmenin anlamsız olacağını bilmelisiniz.

Dünya ekonomisindeki alış veriş süreçlerinde yer almak için gerekli rezerv parayı biriktirmek zorunda kalan Çin ve Rusya başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin, rezerv parayı basma yetkisini elinde tutan, başlıca ABD ve Avrupa’nın temsil ettiği değerlere ve liderlik ettikleri özgür ekonomik sisteme meydan okumalarının temeli ve gerçekçiliği yoktur. Bu yöndeki söylemlerin tamamı, kendi vatandaşlarına yönelik yanıltıcı propagandalardır.

Rezerv para basma ve çoğaltma yetkisi ekonomik ve siyasal gücün bir sonucudur. Ekonomik ve siyasal gücün kaynağı ise zihinler coğrafyasında, ülke sınırları olmadan yaşayan dünyalıların zihinlerinde açılan kredilerdir. Hemen her ülke vatandaşının zihninde yer eden, Amerika’da ya da Amerikalı, Avrupa’da ya da Avrupalı gibi yaşamak isteğinin yerini, Rusya’da ya da Rus, Çin’de ya da Çinli gibi yaşamak almadıkça, bazı sözde ekonomistlerin iddia ettikleri gibi Çin ve Rusya’yı ya da başkalarını yukarıdaki sonuca ulaştıracak zincirin halkaları tamamlanmayacaktır.

Küresel ölçekte, ürün ve hizmetleri talep edilen, nihai ürünlerine yüksek fiyatlar ödenen, markalarına yatırım yapılan, mekteplerinde eğitim görmek için yarışılan, tarihi, kültürel ve turistik alanları ziyaret etmek için yüksek fiyatlar ödenen ve özetle yaşam koşullarına ve sahip oldukları değerlere özenilen bir ülke olmak zincirin ilk halkasıdır. Başka bir deyişle, gücünü askeri ya da stratejik konumlarından alarak dünyada ya da bölgesinde Önemli Ülke olmak değil, gücünü insani değerler ile özgür yaşam koşullarından alan Değerli Ülke olmak başlangıç noktasıdır.

Dünyanın herhangi bir ülkesine vize almadan girdiğinizde, taksilerinde ve dükkanlarında kendi para biriminizle ödeme yapabildiğinizde, ülke geçmişinizde yukarıda sayılan aşamaları geride bıraktığınızı gösteren sağlam bir öykünüz ve kimliğinizle ilgili yarattığınız algıyı destekleyen, ülkenize ait güçlü bir marka kaldıracınız var demektir.

Türkiye, yukarıdaki fotoğrafta nerededir sorusunun cevabını herkes kolaylıkla verebilir. Vatandaşları, gelişmiş ülkelerin yaşam standartlarına özenen, mekteplerinde okumak için yüksek bedeller ödeyen, dillerini öğrenmek zorunda kalan, yaşamına özendiği her ülkeye vize ile girebilen, döviz rezervine hassas ve kırılgan bir ekonomiye sahip olan ve rekabetçi ortamlarda ürün ve hizmetlerini düşük fiyatlayarak satabilen, fason üretimle ihracat yapan ve global markaları olmayan Türkiye sizce fotoğrafın neresindedir. Uluslararası enstitülerin çeşitli konulara göre her yıl yayınladıkları endeksler ve bağımsız kredi derecelendirme kuruluşlarının gözlem raporları, cevabın bulunmasına yardımcı olacaktır.

Türkiye’nin aldığı mesafe ile elde ettiği orta sıralarda ve bazı değerlendirmelere göre ortanın gerisinde kalan yeri şüphesiz yeterli değildir. İnsani değerlere ve özgür yaşam koşullarına sahip değerli bir ülke olmak için sıraladığımız aşamaların tamamı evin içine dönüktür. Marka kaldıraç etkileri yüksek olan ülkeler, çok çalıştıkları ve tutarlı davranışlarla sürdürdükleri sağlam öykülerle zihinlerde açılmış kredilere sahiptirler. Türkiye’nin zihinlerde ihtiyacı olduğu kredilerin açılmasını sağlayacak ve varsa engelleri kaldıracak sağlam bir öyküye sahip olmak için evin içerisinde yapması gerekenler oldukça fazladır.

Türkiye, gerçekleri ile kavga etmek yerine yüzleşmeyi ve bulunduğu düzeyin gereklerini planlamayı geciktirdikçe, yaşam standartlarına özenilen ülke olma hedefinden giderek uzaklaşacak ve yaratacağı siyasal ve ekonomik olumlu sonuçları da sürekli başka baharlara ertelemeye devam edecektir.

Ülke markasının kaldıraç etkisinin önemini ve etkili bir ülke markası yaratabilmek için nasıl bir öyküye ihtiyaç duyulacağını, bu defa değişik bir yol izleyerek anlatmaya çalıştım.