Pazarlama Yönetimi Sahada Rayından Çıkıyor
Pazarlama yönetimi sahada rayından çıkıyor. Dramatik sonuca elbette yavaş, yavaş gelindi.
Sorumluları, pazarda cirit atan sözde pazarlama uzmanları değil, sözde pazarlama uzmanlarına fırsat veren işverenler ve lisans sonrası programlarında neredeyse önüne gelene sözde ders verme olanağını veren üniversitelerdir.
Günümüz Türkiye’sinin “stratejik pazarlama, ürün konumlandırma, üretim planlama, satış ve dağıtım, pazarlama iletişimi, rekabetçi ürün ve hizmet geliştirme, marka ve katma değer yaratma" kapasitesinin şirketler ortalaması can çekişmektedir.
Yukarıda kabaca saydığım ve ilişkili diğer fonksiyon başlıklarının altının, piyasada nasıl doldurulduğuna ya da boşaltıldığına dikkat edildiğinde, vardığım sonuç şaşırtıcı olmayacaktır.
Ne yazık ki, işverenlerin çoğu duvara tosladıklarında, nedenini dahi doğru tanımlayabilecek kapasitede değillerdir. Bu nedenle, aynı sarmala Hata Marjlarını tüketene kadar tekrar, tekrar girmektedirler.
Sorunun ne kadar genelleştiği ve sıradanlaştığı Sektör bazında düzenlenen konferanslar, etkinlikler ve hatta kongrelerin çoğunun içerik yaklaşımı ve kalitelerinden de kolayca gözlemlenebilir. Yine, sektör bazında görsel veya yazılı medyada yapılan söyleşilerin de çoğundan kolayca anlaşılabilir.
Sadece ülkemizle sınırlı olmayan bu olumsuz gelişmelerin düzeltilmesi ve iyileştirilmesinde, yönetim bilimcilerin ve ciddi üniversitelerin göstereceği çabalar ve alacağı tavırlar belirleyici olacaktır.
Aynı ölçüde, eskinin deyimiyle basiretli bir tüccar gibi hareket eden ve ne yaptığını ya da yapmadığını sorgulayacak seviyede eğitime sahip olma gereğine inanan işverenlerin artmasına ihtiyaç vardır.
Aksi takdirde, yaygınlaşan kötü yönetim ve alışkanlıkların etkisi altına giren şirketler çoğalmaya devam edecek ve mikro ekonomide yarattığı sorunların ve olumsuz sonuçlarının büyümesi kaçınılmaz olacaktır.
İşletme yönetimi, çok sık dile getirdiğimiz gibi hemen her disiplinden mekteplilere ve usta çırak ilişkisi ile yetişmiş alaylılara bir arada rol verebilen bir anlayışa sahiptir. Kimsenin tekelinde değildir ama her önüne gelenin temelsiz ve eğitimsiz fikirler yürüterek ahkâm keseceği bir oyun sahası da değildir.
İşverenler, şirketlerini doğru uzmanlarla buluşturabilmek ve yanlış işbirliği tercihlerinin önüne geçebilmek için akademik referansları doğru yerlerde aramayı öğrenmek zorundadırlar. Kısaca, şirketlerinin yönetim tercihlerinin sigortaları olmalıdırlar.
Pazarlama yönetimi ile ilgili yaptığım piyasa tespitlerinin; diğer işletme fonksiyonları ve kurumsal yönetim anlayışları için de geçerli olduğunu belirtmek isterim.
Umarım işverenler ve üniversiteler, kendi geleceklerinden harcadıkları bir süreci, dönüşüm maliyeti daha fazla yükselmeden düzeltebilmek için nitelikli bir işbirliği sergileyebilirler.