İşletme Yönetiminde Temel Hata ve Yetkinlik Sınırları
İşletme yönetiminde temel hata olarak önümüze çıkan “yeni arayışlar” genellikle bilgisizliğin eseri ve örtüsü olmaktadır. Ne yazık ki, tuzağa düşen işletmelerin geri dönüş maliyetleri de yüksektir.
Yönetim bilimi, yöntem ve süreçlerini sürekli iyileştirmeyi ve yenileştirmeyi içselleştirmiş bir bilim dalıdır. Kaçınılmaz değişimler ise öngörülmemiş gereklerdir.
Özetle, kulaktan dolma bilgilerle dile getirilen temelinden ve süreçlerinden bağımsız “artık yönetim kuralları değişti” sözüyle ileri sürülen öneriler, eğitimsizliğin göstergesidir.
Kısaca, kontrol edilebilen ya da edilemeyen alanların “düzenli ya da düzensiz” etkisinde oluşan her değişim, yönetim biliminin doğası gereği beklenen ve geçmiş ya da var olan süreçlerden beslenerek yönetilmesi gereken olgulardır.
Yönetim anlayışının, tarihçesini ve sürekli yenilenen yaklaşımlarla günümüzde geçerli olan seviyelere nasıl gelindiğini, açık bilimsel kaynaklardan kolayca görebilirsiniz.
Yazımızda, üzerinde duracağımız konu pozitif bilimlerin aksine sosyal bilimlerin (yönetim bilimi dâhil) doğasında olan “karmaşa ve çelişkileri” çözebilecek ya da varlığına karşın “mevcut veya yenilenen amaçlara” ilerleyebilecek denklemleri kurabilme yetkinliğidir.
Sosyal Bilimlerde (yazımızda yönetim bilimi) hiçbir ilerleme, grafiklerinden de anlaşılacağı gibi “doğrusal” değildir. Öngörülen amaçlara (sonuçlar) ulaşabilmenin yolu, süreç odaklı “düzeltme, iyileştirme ve yenileştirmeler” ile inişleri tekrar yukarı yönlü çıkışlara çevirebilmektir.
Bu nedenle, süreçleri tanımlamak, analiz etmek ve yönetmek elde edilecek sonuçları iş işten geçmeden iyileştirmenin yoludur. Piyasalarda süreçlerle uğraşmıyoruz çünkü sonuç odaklıyız diyen yöneticiler, sonuç odaklı olmak için süreç odaklı olmaları gerektiğini bilmeyenlerdir.
Çok sayıda işletme, bütünü oluşturan parçaların “ortak amaca yönelik” süreçlerini analiz edemedikleri için “ürün, hizmet, yöntem ve organizasyonlarını” zamanında ve zemininde düzeltmeyi ihmal ederek geri dönülmez sonuçlarla karşılaşmaktadır.
Küreselleşme, ülke farkı gözetmeden doğrudan ve dolaylı tüm işletmeleri daha büyük fırsatlar yanında “daha değişken, daha belirsiz, daha karmaşık ve daha kırılgan” bir ortama sürükledi. Birçok yazımda etraflıca değindiğim nedenlerle, piyasalarda “tutunma, verimli büyüme ve sürdürülebilirlik” işletme yönetiminin yetkinlik sınırlarını da yükseltti.
İşletme yönetimi; yönetim biliminin temellerine hâkim olmayan, büyük resmin ortaklaştırılmış amacına servis veren işletme fonksiyonlarını rekabet unsurları ile ilişkilendiremeyen, kaçınılmaz değişimler için süreçlerini analiz etmekten ve yönetmekten yoksun olan ve alınacak kararlar için zamanlarını beyin fırtınası (!) toplantılarında harcayanların işi değildir.